Akciğer kanseri, bir veya iki akciğerde birden kontrolsüz normal olmayan hücrelerin büyümesi anlamına gelir. Akciğer kanseri, öncelikli olarak akciğere giden havanın giriş ve çıkışını yöneten soluk borusunda başlar. Peki akciğer kanserine iyi gelen yiyecekler ?
Akciğerde oluşan kanserin nasıl meydana geldiği mikroskop altında incelenerek sınıf akciğer kanseri olmasına rağmen %90'ından fazlası küçük hücreli olmayan ve küçük hücreli akciğer kanserleri olarak iki gurupta sınıflandırılır. Küçük hücreli olmayan akciğer kanserleri adeno kanser, yassı hücreli kanser, büyük hücreli kanser ve karma tür olarak dört grupta sınıflandırılır ve akciğer kanserlerinin %75'ini oluştururlar. Küçük hücreli akciğer kanseri, tüm akciğer kanserlerinin %20-25'ni temsil eder. Günümüzde tıbbı tedavilerde gelişme nedeniyle her bir türün özelliklerini bilmek tedavi başarısı için son derece önemlidir.
landırılır. Düzinelerce farklı çeşitte
Akciğer Kanserinin Belirtileri
1- Bitmek bilmeyen ve zamanla daha kötüye giden bir öksürük
2- Kalıcı göğüs ağrısı
3- Kan tükürmek
4- Nefes darlığı
5- Hırıltılı nefes alıp-vermek
6- Sık sık zatürre veya bronşit olması ve geçmemesi
7- Boyun ve yüzde şişkinlik
8- İştahsızlık ve kilo kaybı
9- Yorgunluk
Bu bulgular akciğer kanserinden veya daha az ciddi durumlardan kaynaklanabilir. Bulguların bir doktor tarafından değerlendirilmesi gerekir.
1- Bitmek bilmeyen ve zamanla daha kötüye giden bir öksürük
2- Kalıcı göğüs ağrısı
3- Kan tükürmek
4- Nefes darlığı
5- Hırıltılı nefes alıp-vermek
6- Sık sık zatürre veya bronşit olması ve geçmemesi
7- Boyun ve yüzde şişkinlik
8- İştahsızlık ve kilo kaybı
9- Yorgunluk
Bu bulgular akciğer kanserinden veya daha az ciddi durumlardan kaynaklanabilir. Bulguların bir doktor tarafından değerlendirilmesi gerekir.
Akciğer Kanseri Olan Hastalarda Beslenme ve Alternatif Tıp Ürünleri
Dünyada ve ülkemizde üzerinde en çok durulan hasta ve yakınlarının kafalarının karışmasına, zaman zaman da yaşamları için en önemli tedavilerini aksatmalarına neden olabilecek bir konudur. Kanser hastası, kanser tanısı konduktan sonra hekimden bir daha kansere yakalanmaması veya acilen iyileşmesi, savunma sisteminin güçlenmesi için bir beslenme listesi bekler ve böyle bir liste verilmeyince de hayal kırıklığına uğrarlar. Alternatif tıp ürünü pazarlayan bazı özel kuruluşlar ve bireylerin hasta ve ailesinde oluşturduğu yanlış bilgi yönlendirmeleri altında; hastalar doktorlardan bazı bitkiler önermesini, yiyecekleri gıdaları tek tek oranlarına kadar yazmasını bekler. Günümüze değin yapılan çalışmalar göstermiştir ki, kanser tanısından sonra beslenme için yapılacak özel takviyeler ancak hastanın iştahının azalması, yeterli beslenememesi, kilo kaybetmesi durumunda geçerlidir. Bunun dışında tüm bireylere önerilen "sebze ve meyve ağırlıklı, kırmızı etten fakir beyaz et oranını artıran beslenme modeli" genel durumu iyi olan ve beslenebilen birçok kanser hastası için yeterlidir. Ancak yukarda belirttiğimiz hallerde, hastanın tedaviye veya hastalığa bağlı devam eden kilo kaybı, ağızdan gıda alamama, ağız yaraları, uzun süren isal, uzun süren bulantı, kusma, vitamin eksikliği gibi durumlarında özel beslenme ekiplerince damardan veya ağız yolu ile özel gıdalar ve vitamin ile destekleri yapılmalıdır.
Akciğer kanserli hastalar, özellikle tedavileri sırasında aşırı yemekten ve tuzlu gıdalardan kaçınmalı ve tedavi öncesi alerjik yan etkiyi azaltmak amacı ile kullanılan kortizonun iştahı artırıcı, kilo ve ödem yapıcı etkilerine karşı dikkatli olmalıdırlar. Bu dönemde halsiz ve güçsüz kalmama adına tüketilen bal, pekmez gibi yüksek kalorili gıdalar, hastalarda istenmeyen ve sonradan verilmesi son derece güç aşırı kilo alımlarına neden olabilmektedir.
Geçtiğimiz yirmi yılda popüler olan vitaminlerin kullanımı, antioksidan özellikleri ile "bizleri genç tutacak, cildimizi pürüzsüz kılacak, kanser tedavileri sırasında yan etkilerden koruyacak" varsayımı ile yoğun bir kullanım alanı bulmuştur. Ne var ki son 10 yılda yapılan kapsamlı çalışmaların sonucunda, gereksiz ve doktor önerisi dışında kullanılan vitaminlerin vücudumuza yarardan çok zarar verdiği, hatta bazı kanser türlerinin artışına bile neden olduğu saptanmıştır. Bunun üzerine dünyada ve ülkemizde alternatif tıp pazarı ve pazarlayıcıları hedeflerini bitkisel ürünlere çevirdi. Ancak, doğal gibi görünen bu ürünlerin de özellikle kemoterapi ve diğer tıbbi tedaviler ile istenmeyen etkileşimleri bir çok hastayı ve tedavi sorumluluğunu alan doktoru zor durumda bırakmıştır. Son derece yetersiz veriler ile yararlı olduğu savunulan bitki ve bitkisel ürün kullanımının günümüzde hastalara zarar verebileceği ve doktorun haberi olmaksızın asla uygulanmaması gerektiği kabul görmüştür.
Gerek akciğer kanseri olsun gerekse diğer tüm kanserlerin tedavisinde bulantı kusma için 0.5-1mg ağızdan hap şeklinde Zencefil kullanımının kanıtlanmış yararı vardır ve onkoloji literatürüne bilimsel kanıt olarak girmeyi başarmış bitkisel bir üründür.
Dünyada ve ülkemizde üzerinde en çok durulan hasta ve yakınlarının kafalarının karışmasına, zaman zaman da yaşamları için en önemli tedavilerini aksatmalarına neden olabilecek bir konudur. Kanser hastası, kanser tanısı konduktan sonra hekimden bir daha kansere yakalanmaması veya acilen iyileşmesi, savunma sisteminin güçlenmesi için bir beslenme listesi bekler ve böyle bir liste verilmeyince de hayal kırıklığına uğrarlar. Alternatif tıp ürünü pazarlayan bazı özel kuruluşlar ve bireylerin hasta ve ailesinde oluşturduğu yanlış bilgi yönlendirmeleri altında; hastalar doktorlardan bazı bitkiler önermesini, yiyecekleri gıdaları tek tek oranlarına kadar yazmasını bekler. Günümüze değin yapılan çalışmalar göstermiştir ki, kanser tanısından sonra beslenme için yapılacak özel takviyeler ancak hastanın iştahının azalması, yeterli beslenememesi, kilo kaybetmesi durumunda geçerlidir. Bunun dışında tüm bireylere önerilen "sebze ve meyve ağırlıklı, kırmızı etten fakir beyaz et oranını artıran beslenme modeli" genel durumu iyi olan ve beslenebilen birçok kanser hastası için yeterlidir. Ancak yukarda belirttiğimiz hallerde, hastanın tedaviye veya hastalığa bağlı devam eden kilo kaybı, ağızdan gıda alamama, ağız yaraları, uzun süren isal, uzun süren bulantı, kusma, vitamin eksikliği gibi durumlarında özel beslenme ekiplerince damardan veya ağız yolu ile özel gıdalar ve vitamin ile destekleri yapılmalıdır.
Akciğer kanserli hastalar, özellikle tedavileri sırasında aşırı yemekten ve tuzlu gıdalardan kaçınmalı ve tedavi öncesi alerjik yan etkiyi azaltmak amacı ile kullanılan kortizonun iştahı artırıcı, kilo ve ödem yapıcı etkilerine karşı dikkatli olmalıdırlar. Bu dönemde halsiz ve güçsüz kalmama adına tüketilen bal, pekmez gibi yüksek kalorili gıdalar, hastalarda istenmeyen ve sonradan verilmesi son derece güç aşırı kilo alımlarına neden olabilmektedir.
Geçtiğimiz yirmi yılda popüler olan vitaminlerin kullanımı, antioksidan özellikleri ile "bizleri genç tutacak, cildimizi pürüzsüz kılacak, kanser tedavileri sırasında yan etkilerden koruyacak" varsayımı ile yoğun bir kullanım alanı bulmuştur. Ne var ki son 10 yılda yapılan kapsamlı çalışmaların sonucunda, gereksiz ve doktor önerisi dışında kullanılan vitaminlerin vücudumuza yarardan çok zarar verdiği, hatta bazı kanser türlerinin artışına bile neden olduğu saptanmıştır. Bunun üzerine dünyada ve ülkemizde alternatif tıp pazarı ve pazarlayıcıları hedeflerini bitkisel ürünlere çevirdi. Ancak, doğal gibi görünen bu ürünlerin de özellikle kemoterapi ve diğer tıbbi tedaviler ile istenmeyen etkileşimleri bir çok hastayı ve tedavi sorumluluğunu alan doktoru zor durumda bırakmıştır. Son derece yetersiz veriler ile yararlı olduğu savunulan bitki ve bitkisel ürün kullanımının günümüzde hastalara zarar verebileceği ve doktorun haberi olmaksızın asla uygulanmaması gerektiği kabul görmüştür.
Gerek akciğer kanseri olsun gerekse diğer tüm kanserlerin tedavisinde bulantı kusma için 0.5-1mg ağızdan hap şeklinde Zencefil kullanımının kanıtlanmış yararı vardır ve onkoloji literatürüne bilimsel kanıt olarak girmeyi başarmış bitkisel bir üründür.
Yorum Gönder